19 Ekim 2016 Çarşamba

Görünmez Adam

Uzun bir zaman sonra herkese Merhabalar,
Bugünkü blog yazımda sizlere işletim sisteminden bahsetmek istiyorum. Hazır okul dönemi yeni başlamışken bende bu dersi alıyorken biraz bilgilerimizi tazeleyelim. :) Ben önceden de Bilişim Teknolojileri öğrencisi olduğum için az ya da çok (bu sene ile daha çok) işletim sistemi hakkında bilgilere sahibim. Kimdir, Nedir,  Ne işe yarar? Peki ya sizler, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu soruyu yurttaki arkadaşlarıma da yakınlarıma da birer birer sordum. Hedef kitlem bilgisayarı sosyal hayat için, ödev yapmak için veya daha çok dizi izlemek için kullanan kişiler oldu. Bilenler oldu hiç bilemeyenler oldu ama çok ilginç ki sorduğum herkesten işlemci tanımları aldım, Bilgisayarın Beyni. :)



        *Bilgisayarın beynidir.
     * Bütün işlemleri o yapar.
     * İşletim sistemi bilgisayarın merkezidir.
     * İşletim sistemi olmadan bence bilgisayar kullanmaz.
     * Bilgisayardaki her şeyi kontrol eden sistemdir.





Gelen cevaplar birbirine oldukça yakındı.  Kısmen doğru sayılır ama işlemci ve işletim sistemi yazım benzerliğinden olsa gerek ikisini bir zanneden kesim oldukça fazla. Bu konuya birazdan örneklerle açıklık getireceğim. :)



İşletim sistemine örnek vermelerini istediğimde ise,
   *Bilmiyorum
   *  Windows
   *  Vista 

gibi cevaplar aldım.

Aslında hayatın her yerinde kullandığımız çoğu teknolojik alette işletim sistemi bulunur hatta hepsinde diyebilirim. Bilgisayar başta olmak üzere telefonlarda, tabletlerde, buzdolabında, çamaşır makinesinde, bir hesap makinesinde vs. Bu kadar sık karşılaştığımız şey ne ola ki?
İşletim sistemi, bilgisayarı kullanırken yaptığımız her bir işlemin (bu işlem bir dosya açmak, bir belgeye yazı yazmak, müzik dinlemek veya bir şeyler izlemek olabilir) gerçekleşmesi için donanımları denetleyen, işlemin gerçekleşmesini sağlayan bir yazılımdır. Bense ona görünmez kahraman diyorum. :)

Mesela şuan klavyenin tuşlarına basarak hızlı hızlı yazı yazıyorken işletim sistemi benim için basılan her bir tuşu işlemciye götürüp hangi tuşun hangi harf karşılığında olduğunu öğrenip işlemciden alıp ekran kartına götürüp oradan da bana gösteriyor. Ben hızlı yazdığımı düşünürken işletim sistemi benim için bir paragrafı yazdı bile. O zaman bir alkış görünmez kahramanımıza. :) :)

Az önce İşlemci ile işletim sistemini de birbirine karıştırıyorduk ya ona da örneğimiz olsun. İşlemci işlemleri yaparken işletim sisteminin görevi de işlemciye yapılacak işlemleri götürmek ve işlemi gerçekleştirmek için ona gerekli olanağı sağlamaktır diyelim.  



İşletim sisteminin tarihine indiğimizde ise bizleri bu siyah ekranlar karşılıyor. 1970’li yıllarda çıkan DOS işletim sistemi Microsoft’un 10 yıl sonra satın almasıyla birlikte 1981’de MS-DOS olarak ortaya çıktı. DOS tabanlı yazılımlar, genelde bilgisayarın grafik ve ses özelliklerini ya hiç ya da çok sınırlı olarak kullanıma sunarlar. Bu siyah ekranda ne yapıyorlardı dersek bir disk işletim sistemi olarak bilinir, çünkü yaptığı işlerin büyük bölümü disk işlemleri, bellek işlemleri gibi yazılımların çalışabilmesi için gerekli düzenlemeler olan bir işletim sistemidir. 



Bize daha tanıdık gelen yüzlere dönersek MS-DOS’un hemen ardından geliştirilerek Windows olarak kendini tanıttı. Her sürümde farklı özellikler eklenen Windows, Windows 7 sürümüyle tam anlamıyla kullanışlı bir işletim sistemi oldu denilir. Windows 8 ile gelişen teknoloji ve mobil işletim sistemlerine ayak uydurmak için yeni bir ara yüz geliştirildi. Çok kullanışlı olmadığı ve Windows kullanıcılarının yılların getirdiği alışkanlıklarını değiştiremedikleri için çok yakın bir zamanda Windows 10 bizimle buluştu.



Apple kullanıcılarını da unutmamak gerekir.  1984 yılında ilk kez Macintosh ile başlayıp  System 1 (2, 3, 4 ve 5), System 6System 7Mac OS 8Mac OS 9 olarak devam etmiştir.




Gel zaman git zaman teknoloji ilerliyor, sürümler çoğalıyor ama işletim sistemi genel olarak aynı. Artık sanırım hakkında azda olsa bir şeyler biliyoruz. Bilgisayarın beyni işlemciyse kalbide işletim sistemi olabilir bence. :)
Bir sonraki yazıya kadar görüşmek üzere. ~


6 Aralık 2015 Pazar

RAM

Merhaba Arkadaşlar,
Bugünkü misafirim RAM Bellek. :)



Random Access Memory kısaca Ram, Rastgele erişimli bellektir. Ram ’i verilerin geçici olarak depolandığı hafıza birimi olarak düşünebiliriz. Her iki tarafta da olmak üzere 2 veya 2’nin katları olacak şekilde dizilmiş depolama alanlarından oluşur. Anakart ’a yerleştirebilmek için her türün farklı yerde olmak üzere çentik(leri) vardır.



Ram ’de veri depolanabilir, silinebilir, okunabilir ve değiştirilebilir bir nevi veri için çalışma alanı. Verileri üzerinde geçici olarak tutulur, tutmak için elektrik enerjisine ihtiyacı vardır. Mesela Word, notepad vb. bir program kullanırken yazdığınız yazı Ram üzerinde tutulur diske kaydetmezseniz olası bir durumda elektrik kesildiğinde vs. her şey kaybolur. (Bir eliniz ctrl+s ’de olsun :) )

Bir bit depolayan her hafıza hücresi, bir adet yarı iletken kondansatör ve transistordan meydana gelir. Kondansatör dediğimiz eleman bilgi depolarken transistor bilgiyi okuma ve değiştirme işi görür.


Hani demiştim ya veriler tutmak için elektriğe ihtiyacı var diye işte verileri elektrik yükü temsil ediyor. Kondansatörde elektrik yükü varsa 1 yoksa o kabul edilir.

Günümüzde SDRAM, DDR, DDR2 ve DDR3 yapıda Ram çeşitleri vardır. Anakartımızın desteğine göre bu Ram seçimini yapabiliyoruz. İsimlerinden de anlaşılacağı gibi sırayla gitgide daha hızlı çalışan belleklerdir. Birde Statik Ram(S-Ram) ve Dinamik Ram(D-Ram) var. Statik olan oldukça kalitelidir ama pahalıdır buna karşın çok kullanılmaz onun yerine kişisel bilgisayarlarda D-Ram kullanılır.

Bilgisayarınızın gösterdiği performansta Ram ’e bağlı. Mantık çok basit, ne kadar Ram o kadar performans. Eğer mühendislik uygulamaları, 3 boyutlu oyunlar, çizim programları, resim düzenleme programları, tasarım programları vs. kullanıyorsanız 8GB üzeri Ram (Bütçeyi düşünürsek 16 GB ), bilgisayarı oyun için kullandığınızı düşünürsek 8 GB yeterli olacaktır. Öylesine kullanıyorsanız Film + Sosyal Medya. :) O zaman hiç kasmayın 4 GB size yeter. Ben mesela Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri öğrencisiyim bir takım programlar kullanıyorum bunları desteklemesi için 8 GB ’lık i7 işlemcili bir bilgisayar kullanıyorum. Tabiki bu konunda bütçede hassas, kendinize uygun olanı seçiniz.~

Çalışma yapısına gelirsek, öncelikle Harddisk(Hdd) ’te açacağımız dosya seçilir. Mesela Word, Word işlemciye gidip orada çalıştırılıp Ram ’e gönderilir. Ram ’de açılan Word işlemi yaklaşık 2-3 saniye sürer. Word’de bir takım işlemler yaptıktan sonra verilerinizi yenide kayıt işlemi yaparak Hdd ’ye göndermeniz gerekir. Çünkü ne demiştim, Ram ’de geçici olarak tutuluyor. Aman kaybolmasın J Şimdi derseniz ki neden bu Ram ’le uğraşıyoruz doğrudan Hdd ’de halletsek ya işimizi, olmaz! Çünkü işlemci Ram ’i 200 ns’de işlerse Hdd ’de 12.000.000 ns’de işler. Bu demektir ki; işlemci RAM üzerinden 3.5 dakikada bitirdiği aynı işi, HDD ile 4.5 ayda bitirecekti. Buyrun Hdd ile halledin işinizi :)

 Yeri gelmişken size Sanal Bellek ’ten de bahsedeyim. Diyelim ki kapasitesi çok olmayan bir Ram bellek ile çalışıyorsunuz ve bir sürü dosya açtınız. Facebook, Word, Paint, Media Player vs. Ram iyice doldu. Yeni bir dosya açacaksınız ama bilgisayar uyarı veriyor. “ Ram doldu birkaç dosya kapatınız.” Burada devreye Sanal Bellek giriyor J İşletim sistemi tarafından HDD üzerinde RAM gibi kullanılmak üzere sanal bellek diye alan ayrılır. Bundan sonra bu alan, ek RAM olarak kullanılır. Aslında Hdd üzerinde çalışmıyor bu sanal bellek, Ram ’de uzun süredir kullanmadığımız bir dosyayı Hdd ’ye alıp Ram ’de boş bir alan oluşturuyor. Bu işlem her ne kadar güzel bir şey gibi görünse de çok yavaş. Bu yüzden Ram ’i doğru kullanamaya bakın :)

Çok konuştum biliyorum ama iyice Ram ile tanıştık. :) Şimdi gelelim Bellek seçerken nelere dikkat etmeliyiz. Sonra bana müsaade :)


1.    Ne kadar Ram o kadar performans. Hatırlayın ne dedik kullanım alanına göre ne kadarlık bir Ram ’e ihtiyacımız var onu seçmeliyiz.
2.    Anakartınız hangi Ram türlerini destekliyor ve kapasitesine göre desteklediği Ram hızları neler? Bunu öğrenmeliyiz.
3.    Anakartınıza kaç adet Ram modülü takılabiliyor ve kaçı boş?
4.    Anakartınızın desteklediği maksimum ram frekansını bilmeniz gerekir. Örneğin anakartınız 1033 MHz maksimum Ram frekansı var ise siz bu cihaza 1333MHz frekanslı ram bağlayamazsınız.
5.    Bunun dışında bilgisayarınızda takılı olan Ram veya Ram ’lerin çalışma frekanslarının aynı olmasına dikkat ediniz.


Benden bu kadar. Hoşçakalın ~

Bilgisayarın Beyinciği / İşlemci

Merhabalar,
En son sizlere “Bilgisayar Toplamaya Giriş” başlığı altında bir takım bilgilerden bahsetmiştim. Bu postumun başrolü ise geçmiş posttan tanıdığımız İşlemci olacak. :)
Bilmeyen, duymayan ve daha önce okumayanlar için tıktık.

Hemen tanışalım kendisiyle, İşlemci bilgisayarın beyni olur. İşlemci deyin, Mikroişlemci deyin, MİB, CPU… Ben ona başrol diye takılıyorum çünkü aynen bir dizinin başrol oyuncusu gibi. Başrol ölürse dizi biter; işlemci ölürse bilgisayar açılmaz, açılsa dahi çalışmaz. Neden? Çünkü İşlemci, sistem ile ilgili bütün giriş/çıkış bilgilerini işler, değerlendirir ve sonuca ulaştırır. Görevini yapmadığı takdirde, You Dead! :)


Tarihine gidecek olursak, yanda gördüğünüz 1971’de üretilen ilk işlemci Intel 4004’tür.  Yapabildiği tek şey toplama ve çıkarmaydı. Tek seferde sadece 4 bit işlem yapabiliyordu. Bana yazarken çok basit gibi ama küçümsememek lazım sonuçta boyutunun oda kadar büyük olmasına neden olan bütün işlemler bu çipin içine sıkıştırılmış. Başarılarından ötürü Intel firmasının ilk gururları Federico Faggin, Ted Hoff ve Stan Mazor’ u tebrik ediyorum. Bunu takiben 3 yıl sonra ilk geniş çaplı kullanım alanına sahip olan Intel 8080 üretildi. O da 8bit’lik bir chipti.

İşlemcinin en önemli özelliği, işlem gücüdür. Yani ne kadar hızlı çalıştığıdır. İşlemcilerde hız ölçüsü  ‘Mega Hertz ( MHz ) veya Giga Hertz (GHz)’dir.  “1 GHz: 1.000.000.000 İşlem/Saniye’dir. Buradan yola çıkarsak 1 GHZ hızındaki bir işlemci 1 milyar işlem yapar. Günümüz işlemcileri de ortalama 3 Ghz hızındadır. O zaman işlemcinin hızını siz düşünün :)


Birde önemli olan, soğutma! Elektrikle çalışan her şey biliyoruz ki ısınıyor. Hele ki işlemci, beyin yaniii. Devreler 1 ısınıyorsa o 5, 10, 15 ısınıyor. Velhasıl kelam yüksek ısı işlemciye zarar veriyor. Bunu önlemek adına soğutma sistemi takılmalı. Basit iki aşamalı bir sistem.


*  İşlemcinin üzerindeki ısıyı emerek azaltacak,
*  Emilen ısıyı dağıtarak işlemciden uzaklaştıracak.

Soğutucu malzeme, alüminyum bakır metallerden yapılır. Soğutucunun yanında ısıyı dağıtmak için fan kullanılır. Soğutucu ile işlemciyi sabitleştirmek adına –Aralarında gözle görünmeyen hava boşlukları vardır.- havadan daha iyi ısı iletimini gerçekleştiren termal macun kullanılarak sabitleştirme sağlanır.

Eskiden işlemci, anakarta sabitlenmiş olarak üretiliyordu. Arıza durumuydu, yeni işlemci kullanmaydı, soğutmasıydı derken her seferinde yeni anakart almak olmaz. Anakarta takılıp sökülmesini sağlayan işlemci yuvaları geliştirildi. Soket ve slot dendi. Önceleri Slot idi, bir kart üzerindeydi. ( Ses kartı gibi ) Bağlantı noktalarıyla anakarta bağlanıyordu. Yan yüzeyine de soğutucu takılırdı. Çok tutulmamış olacak ki üretimi durdu Soket’e geçildi. Kare şeklinde, üst yüzeyinde markası bulunan altında pinleri bulunan bir chip.

Çalışma sistemine yavaş yavaş girecek olursam; İşlemciler, komut setlerine göre ikiye ayrılırlar. Biri CISC diğeri RISC. CISC tek seferde birden fazla işlemi yerine getirebilirken RISC her seferinde tek bir işlem gerçekleştirir. Tabiki CISC bize zamandan tasarruf. Tasarruf sağlayan bir de HT (Hyper Threading) Teknolojisi var.Başka bir şey ama tek bir fiziksel işlemcinin çok sayıda komut zincirini eş zamanlı olarak işlemesi ile performans artışı sağlamasıdır. Bunun gibi çift çekirdekli işlemcilerde, tek bir fiziksel işlemci içinde aynı frekansta çalışan iki tam yürütme/çalıştırma birimi. Her iki çekirdek de aynı chipset ve belleği kullanır. İki çekirdeğin olması, aynı anda çoklu uygulama ve çalıştırma olanağı sağlıyor.
Günümüz işlemcilerin her bir çekirdeğinde L1 ve L2 adında 1 Mb ön bellek var. Eskilerden beri var ama farkı şimdi bunlara ek L3 adında 8 Mblik bir ön bellek daha eklendi. 
İşlemci, giriş/çıkış bilgilerini işler, değerlendirir ve sonuca ulaştırır deyip duruyoruz ama nasıl yapıyor? Birde ona değinelim sonra alırken nelere dikkat etmeliyiz ondan bahsedeceğim. Cevap, ALU ile J Aritmetik ve Mantık Birimi, İşlemci tarafından gerçekleştirilecek matematiksel ve mantıksal işlemlerin yapıldığı bölüm. Registers ise küçük verilerin saklandığı bölümdür. Bu verilerin giriş çıkısını kontrol edende bir denetim birimimiz var. Kısaca çalışma mantığına bakarsak;
      

Örneğin bilgisayarda 5+3 işleminin yapılmak istendiğini düşünelim,


Bu işlem yapılmadan önce kullanıcı 5 verisini klavyeden girer.
Kontrol biriminden Registers’ a gider. Aynı şekilde + ve 3 verileri girilir registers’ a gönderilir.
*  ALU ile işlem yapılır.
*   Daha sonra kullanıcı Enter tuşuna basarak bu toplama işlemini onaylar.


Eh bu kadar bahsettik. Artık iyice nedir, ne değildir biliyoruz :)
 Satın almaya geçelim ~

Hangi Marka En İyi? (Diye sorduğunuzu duyar gibiyim.)

Hazırlamış olduğum tablo ile ihtiyacınıza yönelik işlemciyi buradan seçebilirsiniz.
INTEL
AMD
Intel daha ön plandadır.(Reklam politikası ve hazır sistem bilgisayar satan firmalarla olan anlaşması bunu mümkün kılıyor.)
Daha geri plandadır.(Ev kullanıcılarına hitap eder.)
Her yeni İşlemcide soket değiştirmek durumundasınız.
Bu tür bir zorunluluğunuz yoktur.
Fiyat bakımından maliyetli.
Fiyat olarak daha uygundur.
Performans açısından aralarında çok fark yoktur.

Ve En Önemlisi Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
*    Anakart hangi işlemciyi desteklediği ve işlemcinin hangi işlemci soket tipini desteklediği bilinmeli.
*    Hangi ihtiyaca yönelik alınıyor bu belirlenmeli.(Oyun, Çoklu ortam uygulamaları, Mühendislik uygulamaları...)
*    Söz konusu oyun ise işlemci ekran kartından güçlü olmalı. İyi bir performans için Intel ise i5/17, AMD ise Phenom II x4/Athlon II x4 seçilmeli.

Günümüzde Intel marka işlemciler daha ön plandadır. Son on yıl içinde Intel %75 kullanım oranına sahip oldu. Intel ve AMD marka olarak birbirine çok yakın performanslar gösterir fakat AMD bütçe olarak daha uygundur. Ortalama düzeyde iyi bir işlemci Intel i5 olarak yaklaşık 600 ₺'ye mal edebilirken aynı performansı AMD Phenom II x4/Athlon II x4 ile 400 ₺'ye mal edebilirsiniz. İşlemci fiyatlarına göz atmak için tık tık.



Bugünlük benden bu kadar sonraki postlarda görüşmek dileğiyle.~

Bilgisayar Toplama

Merhaba blog sakinlerim,
Bu postumda bir bilgisayar öğrenci olarak sizlere;  Kasa, Anakart ve İşlemci hakkında nedir, ne değildir, satın alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini, şu anda piyasada hangi modellerinin bulunduğunu ve yaklaşık fiyatlarının ne olduğundan bahsedeceğim.
KASA
İlk olarak kasadan bahsetmek istiyorum. Kasanın tanımını yapacak olursam, bilgisayarı oluşturan parçaların (Anakart, İşlemci, Ram, Harddisk vb.) içinde bir arada tutulduğu plastik ve metal bileşimden oluşan kutucuktur. Bilgisayarı oluşturan parçaları koruma amaçlı ortaya çıkmış bu kutucuk.
 Kasalar kullanım özelliklerine göre şekil olarak farklılık gösterir. Bu kasalar;


Desktop Kasa: Bu kasa tipine masaüstü kasa ismiyle de adlandırılabiliyor. Yatay olup üzerine genelde ekran konulur. Böylece yerden tasarruf edilir ve kasa göz önünde olur. Günümüzde çok yaygın değil en son ortaokulda ilk bilgisayar dersi aldığım zaman kullanıldığını hatırlıyorum, çok sürmeden yenilendi.
Tower Kasa; Tower kasa hepimizin bildiği, kullandığı dikey yapıda bir kasa tipidir. Boyut açısından kendi içinde 3'e ayrılır. Mini Tower, en küçük yapıya sahip olan en popüler kasadır.(Bkz: Evlerimizde, işyerlerimizde kullandıklarımızdan.) Full Tower, en büyük yapıya sahip olan kasadır. Üzerine birçok sürücü takılabilir bu yüzden de güçlü bir güç kaynağı vardır. Boyutu büyük olduğu için çok iyi soğutma yapılabilir. Midi Tower ise ortanca olarak adlandırabileceğimiz birçok yönden Full Tower'a benzeyen kasa tipidir.
Slim Kasa: Bu tip kasalar hem yatay hem de dikey olarak kullanılabilirler. Midi Tower kasalarla aynı özelliklere sahiptir. Onun kadar büyüktür.
Gelelim alırken dikkat etmemiz gereken hususlara;
      Alacağınız kasanın içi geniş olmalı ve genişleme yuvası bulunmalı.
      Sonradan alınacak bilgisayar parçalarına uygun bir kasa alınmalı.
      Rahat çalışması ve hava dolaşımının iyi olması içi yeteri kadar hava giriş delikleri olmalı.
      Ön kısımda Usb, ses giriş-çıkışları olmalı.
      Güç kaynağının gücü en az 350Watt, 400Watt olmalı.
      Güç kaynağı, bilgisayar kasasının üzerinde değil alt kısmında olmalı.
      Ön yüzeyi hariç metal olmalı.
Kasa satın alırken en iyi markalar genel olarak OCZ, Enermax, Thermaltake, CoolerMaster diye ilerlemektedir. Şu anda piyasa fiyatlarını göz önüne alarak yaptığım araştırmalara göre iyi bir 500 Watt'lık kasayı en ucuz Thermaltake markası ile 200 ₺'ye mal edebilirsiniz. Thermaltake fiyatlarına göz atmak için tık tık .

ANAKART

Güzel bir kasa seçtikten sonra birde Anakart bakalım J Anakart, bilgisayarın parçaları arasında iletişim sağlayan ve üzerinde barındıran bir devre kartıdır. Elektriği geçirmeyen fiberglas bir maddeden üretilir.  Bu devre kartının iletişimi sağlayabilmesi için bir işlemcisi vardır. Ve bilgisayarın performansında en az işlemci kadar etkisi olan chipsetleri vardır. Bunlara ek olarak üzerinde Ram, Ses kartı, Ekran kartı, Ethernet Kartı, Bios, Ram slotları vs. vardır.


Alırken nelere dikkat etmeli;
      Anakart hangi işlemciyi desteklediği ve işlemcinin hangi işlemci soket tipini desteklediği bilinmeli.
      Anakart’ta minimum hafıza bus hızı 1333 Mhz olmalı.
      Anakart’ta dahili olarak VGA(Ekran Kartı) ,DVI HDMI özelikleri olmalı.
      Anakart kasa ile uyumlu olmalı.
      PCI Express 2.0 destekli olmalı.
      USB 3.0 destekli olmalı. 1 GB'lik veriyi Usb 2.0 ile 145 saniyede yazabiliyorken USB 3.0 bize zaman kazandırıp 45 saniyede yazar. Örneğin, cep telefonunuzu veya fotoğraf makinenizi USB 3.0 portu ile şarj ederseniz daha hızlı şarj edersiniz.
      Anakart’ın desteklediği harddisk ile uyumuna dikkat edilmeli.
Piyasada en bilindik, işinin ehli markalar Intel, Asus, Gigabyte diye gidiyor. İyi bir Anakart’ı yaklaşık 150 ₺'ye Gigabyte markasıyla mal edebilirsiniz. Diğer markalara da göz gezdirmek için tık tık.

İŞLEMCİ

İşlemci yukarıda Anakart'ı anlatırken bahsettiğim gibi bilgisayarın parçaları arasında iletişimi sağlar. Bir nevi bilgisayarın beyni gibi düşünebilirsiniz. İnsan beyninin tüm vücut organlarını sinir sistemi vasıtasıyla yönetmesi gibi işlemciler de kontrol sinyalleriyle sisteme bağlı tüm birimlerinin çalışmasını düzenler ve yönetir. Aslında işlemciler sadece bilgisayarda bulunmaz, tüm elektronik sistemlerde işlemci bulunur. Ve İşlemciye CPU veya MİB şeklinde rastlayabiliriz.


İşlemci alırken dikkat edilmesi gerekenler;
      Anakart hangi işlemciyi desteklediği ve işlemcinin hangi işlemci soket tipini desteklediği bilinmeli.
      Hangi ihtiyaca yönelik alınıyor bu belirlenmeli.(Oyun, Çoklu ortam uygulamaları, Mühendislik uygulamaları...)
      Söz konusu oyun ise işlemci ekran kartından güçlü olmalı. İyi bir performans için Intel ise i5/17, AMD ise Phenom II x4/Athlon II x4 seçilmeli.
Günümüzde Intel marka işlemciler daha ön plandadır. Son on yıl içinde Intel %75 kullanım oranına sahip oldu. Intel ve AMD marka olarak birbirine çok yakın performanslar gösterir fakat AMD bütçe olarak daha uygundur. Ortalama düzeyde iyi bir işlemci Intel i5 olarak yaklaşık 600 ₺'ye mal edebilirken aynı performansı AMD Phenom II x4/Athlon II x4 ile 400 ₺'ye mal edebilirsiniz. İşlemci fiyatlarına göz atmak için tık tık.

Şimdilik hoşçakalın, bir sonraki postta görüşmek dileğiyle :)

ASCII? Unicode 8-16? UTF 8?

Merhabalar,
Bugün sizlere değişik bir takım şeylerden bahsedeyim.
Nedir bu değişik şeyler derseniz;

*Ascii Kod
* Unicode 8,16 
*Utf 8

Tabiki yine eskilere gideceğiz, meraklandığınızı hisseder gibiyim öyleyse 
hemen başlayayım :) 

ASCII KOD


American Standard Code for Information Interchange  
---
Bilgi Değişimi İçin Amerikan Standart Kodlama Sistemi
Latin alfabesi üzerine kurulu 7 bitlik bir karakter kümesidir. İlk kez 1963 yılında ANSI tarafından standart olarak sunulmuştur.
ASCII'de 33 tane basılmayan kontrol karakteri ve 95 tane basılan karakter bulunur. Kontrol karakterleri metnin akışını kontrol eden, ekranda çıkmayan karakterlerdir. Basılan karakterler ise ekranda görünen, okuduğumuz metni oluşturan karakterlerdir. 

UNICODE 8,16

 Unicode Consortium organizasyonu tarafından geliştirilmiştir. Ve her karaktere bir sayı değeri karşılığı atar. Unicode, son sürümü itibarıyla 129 farklı modern ve tarihi yazım sistemine ait 120.000'den fazla karakteri ve emoji gibi çeşitli sembol kümelerini kapsıyor. 
Haziran 2015 tarihi itibarıyla standardın en son sürümü olan Unicode 8.0 ile birlikte 7.716 yeni karakter eklemesi yapılmış.
Unicode kodlarından oluşan karakter dizilerini bilgisayarda verimli bir biçimde saklayabilmek amacıyla çeşitli karakter kodlamaları geliştirilmiştir. Bunlardan en bilinenleri UTF-8UTF-16 ve artık kullanımdan kalkmış olan UCS-2'dir.
Unicode aslında Ascii'nin devamıdır diyebiliriz. Bkz: Farklı kod sayfaları arasında karışıklığa yol açması bir yana içinde binlerce farklı karakter barındıran Çince veya Japonca gibi dillerin harfleri için fazladan gelen 128 karakterlik kapasitenin de yeterli olması olanaksızdır. Bu yüzden ASCII sistemi yerini Unicode'a bırakmış.

UTF 8

 8-bitlik bir Unicode dönüşüm biçimidir. Rob Pike ve Ken Thompson tarafından geliştirilen bu döünüşüm biçimi, Unicode karakterlerini değişken sayıda 8 bitten oluşan bayt  gruplarıyla kodlamakta kullanılır. 



Yani, UTF-8 kodlaması Unicode karakterlerini 1-6 bayt uzunluğunda diziler olarak kodlar. ASCII kodlaması içinde 0-127 arasında kalan karakterler, Unicode standardında aynı kod noktalarıyla ifade edildiğinden aynen kendi kodları ile kullanılır, diğerleri ise bayt dizileri haline gelir.







Bilgisayarın Tarihçesi

Merhaba Arkadaşlar , 
Blogumun ilk postunu bir bilgisayar öğrencisi olarak, 'Bilgisayarın Tarihçesi' ile açıyorum.



Bilgisayar nedir diye sorarsak,  en basit bakış açısıyla bir matematiksel işlemci, yani bir hesap aracıdır ve veri işler.

1-Abaküs


Bilgisayarın geçmişi yaklaşık 2000 yıl öncesine dayanmakta ve bazı kaynaklarda basit hesap makinesi olan abaküs, ilk bilgisayar olarak tanımlanıyor.İlk abaküsün Mezopotamya'da M.Ö 2700 -2300 yılları arasında Sümerler tarafından kullanıldığı tahmin ediliyor. Daha sonra, farklı biçimlerde Mısır, İran ve Yunanistan'da kullanılan Abaküsün bir ahşap çerçevenin içine yerleştirilmiş çubuklara dizilmiş boncuklar biçimindeki bugünkü şeklini alması tarihsel olarak daha yenidir. Fark ettiyseniz bazı kaynaklarda bu şekilde geçiyor dedim yazımın aşında çünkü kalan diğer kaynaklarda Abaküsün elektronik olmaması nedeniyle ilk bilgisayar olarak tanımlanmadığını göreceğiz.

2.Pascaline



Pascaline, Pascal’ın Hesap makinesidir.
1642 yılında dahi matematikçi Fransız Blaise Pascal tarafından, babası için hazırladığı ilk mekanik hesap makinesi. Babasının bir vergi memuru olması ve hesaplamalara aşırı zaman harcadığını ve yorulduğunu farkedip bu makineyi icat etmiştir.
Pascal tarafından icat edilen bu ilk mekanik cihaz ilk bilgisayarların öncülerindendir.Bu hesaplama makinesi iki sayının doğrudan aritmetik işlemlerini yapabiliyor. (Toplama, çıkarma vs.)

3.Leibniz Çarkı



Pascal tarafından üretilen ilk mekanik hesap makinası ile yeni bir çağın kapıları aralarınken hemen ardından ikincil bir gelişme daha yaşanıyor ve 1642 yılında toplama ve çıkarma yapabilen bu mekanik hesap makinası Alman matematikçisi olan Gottfried Wilhelm Leibniz tarafından geliştirilerek 1671 yılında Leibniz Çarkı adı verilen yeni bir aygıt meydana getiriliyor.Leibniz çarkı, Pascalline (ilk mekanik hesap makinasına verilen isimdir) ‘den farklı olarak toplama ve çıkarma işlemlerinin yanı sıra bölme,çarpma ve karekök alma işlemlerini de gerçekleştirebiliyordu.


4- Fark Makinesi 




Fark makinesini, Charles Babbage 1837 yılında yapmış fakat çalıştırmasına zaman kalmadan vefat etmiş. Charles Babbage’in ölümünden sonra oğlu  labaratuvar da kalan parçaları  1989 -1991 yılları arasında topladı ve çalışır hale getirdi. 
Fark makinesi, polinom işlevlerinin hesaplanması için tasarlanmış bir mekanik hesap makinesidir.Hesap makinesinden öteye giderek 31 basamağa kadar doğru hesap yapabildiği görülmüştür.

5- Delikli Kartlar 




Delikli kart dijital olmayan fiziki olarak bir karton yada plastik üzerine delikler açarak bir makineye hükmeden kartlardır. 


  • İlk delikli kartı yapan Basile Bouchon adında bir fransız tekstilciydi. Kullandığı tekstil dokuma cihazını sürekli elle kontrol etmekten bıkmış ve akıllıca bir tezgah düzenleyerek delikli kartonlardan oluşturduğu bu kartları silindire monte ederek döndürüldükçe dokumaya yön verdi.
  • Yanında çalışan Jean-Baptiste Falcon adındaki fransız işçi ise “Ben böyle devamlı makine başında mı olacağım?” dedi ve dikdörtgen şeklindeki delikli kartları yapıp makine başında kalma süresini daha da azalttı.
  • Delikli kartlar öyle dikkat çekti ki delikli kart denilince akla gelen dahi mucit Joseph Jacguard  büyük teknikli bir dokuma makinesi yaptı.
  • 1832 yılında Rus bilgin Korsakov delikli kart kullanarak bilgi saklamayı, bilgi depolamayı gösterdi.
  • 1980 yılında yapılan ABD nüfus sayımında kullanılmıştır. 
  • Charles Babbage ise delikli kartların mantığını sayı kartları olarak uygulayıp Fark makinesini üretmişti.
  •  Herman Hollerith ise şimdiye kadar programlama için kullanılıyorken, plastik kartları bilgi depolamada kullanmıştır.

6- Turing Makinesi




 Basitçe bir kafadan (head) ve bir de teyp bandından (tape) oluşan bir makinedir.
1936 yılında Alan Turing tarafından ortaya atılan makine tasarımı günümüzde pek çok teori ve standardın belirlenmesinde önemli rol oynuyor.
Makine; Yazmak, Okumak, Bandı ileri sarmak, Bandı geri sarmak gibi işlemleri yapabiliyor.

7- Dünyanın İlk Bilgisayarı ENIAC


 

Elektrikle çalışan ve elektronik veri
işleme kapasitesine sahip ilk bilgisayar.. 
II. Dünya Savaşı esnasında ABD'li bilim adamları tarafından inşa edilen ENIAC ilk çıkan bilgisayar. Yaklaşık 167 m² bir alana sığıyordu ve ağırlığı 30 tondu.

1947 yılında basına tanıtıldı ve amacı daha az isabet hatalı, uzun menzilli top ve füzelerin hesaplarında kullanılmasıydı.



Savaşın ardından ENIAC ağırlıklı olarak;
Hava tahminlerinde,
* Atom enerjisi hesaplamalarında,
* Kozmik ışın çalışmalarında,
*Termal tetikleme,
Rastgele sayı bulunmasında,
* Rüzgar tüneli dizaynında ve diğer bilimsel araştırmalarda kullanıldı.

*1951 yılına gelindiğinde ise, endüstriyel amaçlı olarak kullanılmaya başlandı.

8- EDVAC



EDVAC ’ın tasarımı neredeyse ENIAC ’ın işletime hazır hale  gelmesinden önce geliştirilmiş ve imal edilen bu bilgisayar, ikilik tabanda otomatik toplama, çıkarma, çarpma, programlanmış bölme işlemi ve bu işlemlerin otomatik olarak sağlamasını yapan, 1,000 adet 44-bit kelimelik sahip bir cihazdı.

9-İlk Ticari Bilgisayar Univac



Üretilen ilk ticari bilgisayar oldu.
ABD'de John W. Mauchly ve John Presper Eckert adlı elektrik mühendisleri tarafından üretilen univac 1, iş dünyasının gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlandı.
İlk genel amaçlı ticari bilgisayar sayılan univac 1,matematik işlemleri yapabiliyor, yazıcıdan sonuç çıktısı alabiliyor, müşterileri sıralayabiliyor, hatta seçim sonuçlarını bile tahmin edebiliyordu.

10- IBM 1401




 1947, transistörün kullanılmaya başladığı yıllarda.
Transistörler vakum tüplere göre az enerji harcayan, az yer kaplayan, fazla ısınmayan elektronik devre elemanlarıdır. Transistörlerin kullanılmaya başlanması bilgisayar dünyasına değişik bir renk kattı. Philco Transac S-200 IBM 1401, transistör kullanılarak üretilen ilk bilgisayarlardır.

11- IBM 360



1960 ‘dan sonralar entegre devreler üretilmeye başlandı. Entegreler binlerce transistörü içerisinde bulunduran devre elemanlarıydı. Entegrelerin kullanılması, bilgisayarın boyutlarının küçülmesinin, maliyet azalmasına ve işlem hızının artmasına sebep oldu.

Bu yıllarda manyetik diskler üretildi, entegrelerin kullanımı ile merkezi işlem birimleri üretilmeye başladı. IBM 360 entegre devre elemanının kullanıldığı ilk bilgisayarlardandır.



12- İlk İşlemci / INTEL 4004



 1970’den sonra entegre devre teknolojisi gelişimine devam etti. Ve entegreler birleştirilerek chipler üretilmeye başlandı. Intel 4004 entegrelerin birleştirilmesiyle hızlanan ilk merkezi işlem birimi sayılabilir.

13- İlk Kişisel Bilgisayar



İlk kişisel bilgisayar olarak Altair 8800 gösterilmektedir. Kişisel bilgisayarlar yaygın olarak IBM uyumlu olup, Linux işletim sistemini içerebileceği gibi, Macintosh  olup Mac OS X de içerebilir. Günümüzde en yaygın işletim sistemi ise Microsoft firmasının ürünü olan Windows serisidir. Kişisel bilgisayar, terimi ilk kez New Yort Times gazetesinde 3 Kasım 1962 'de kullanılmış.

Son olarak, İLK LAPTOP



Ilk taşınabilir bilgisayarı üreten çoğu tarihçi için  Osborne 1 oldu . Adam Osborne, Osborne Bilgisayarı kurmuş ve 1981 yılında Osborne 1, 24 kilogram ağırlığında ve 1795 $ maliyetle taşınabilir bir bilgisayar üretmiştir.   Osborne 1 beş-inç ekran, modem portu, iki adet 5 – 1 / 4 disket sürücüler, birlikte gelen yazılım programları ile ve dahili bataryalı olarak üretilmiştir. Fakat çok fazla başarılı olunamamıştır. 

Açıkçası bunu gördüğümde çok şaşırmıştım. Şunu çantaya koyu taşıdığımı hayal bile edemiyorum :) 

Bugünlük benden bu kadar olsun ~~